ABD’nin 2020 İnsan Hakları Raporunda Türkiye

0
252

Düzenlenen basın toplantısında İnsan Hakları Uygulamaları Üzerine Ülke Raporlarını açıklayan ABD Dışişleri Bakanı AntonyBlinken, insan haklarını ABD dış politikasının merkezine koyma konusundaki kararlılıklarını tekrarladı. Bakan şeffaflık ve hesap verebilirliğin bu sürecin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtti. Blinken, “İnsan hakları birbirine bağlıdır ve bir haktan yoksun bırakılması, bir toplumun daha geniş dokusunun yıpranmasına neden olabilir.” dedi.

Yazılı basın açıklamasında Çin ve Rusya’nın özellikle ön plana çıkarıldığı görüldü. Çin’de hükümet yetkililerinin “Uygur Müslümanlarına ve diğer dini ve etnik azınlıklara karşı soykırım, işkence ve zorla kısırlaştırma dahil olmak üzere insanlığa karşı suç işlediği” vurgulandı.

Ayrıca, Rus hükümetinin de siyasi muhalifleri ve barışçı göstericileri hedef aldığı, yolsuzluğun yaygın şekilde devam ettiği kaydedildi. Venezuela’da ise Nicolas Maduro yönetiminin yaptığı yolsuzluğun, halkın yaşadığı insani krizi arttırdığı açıklandı.

Blinken, “İnsan haklarının temel ilkelerinden biri evrensel olmalarıdır. Nerede doğmuş olursa olsun, neye inanırsa inansın, kimi severse sevsin, herkes bu haklara sahiptir. İnsan haklarında bazı hakları diğerlerinden daha önemli yapan bir hiyerarşi yoktur” ifadelerini kullandı.

Türkiye 2020 İnsan Hakları Raporu

Raporda 2018 yılında Türkiye’de geniş kapsamlı terörle mücadele yasası geçtikten sonra “temel hakların kısıtlandığı ve hukukun üstünlüğünden ödün verildiği ve riske atıldığı” belirtilmektedir. Ayrıca 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişiminden bu yana; 60 binden fazla polis ve asker ile 125 binden fazla memurun ve yargı mensuplarının ise üçte birinden fazlasının görevden alındığı; 90 binden fazla vatandaşın tutuklandığı; 1.500 sivil toplum kuruluşunun başta din adamı Fethullah Gülen hareketi ile ilişkileri olduğundan bahisle “terörizmle bağlantılı” suçlamalarla kapatıldığı aktarılmaktadır.

Raporda Türkiye’deki “önemli insan hakları ihlallerinin şunlar olduğu belirtilmektedir:

  • Keyfi cinayetler,
  • Gözaltında şüpheli ölümler,
  • Zorla ortadan kaybolmalar,
  • İşkence ve diğer zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı hareketler veya cezalar,
  • Nezarethane ve cezaevlerindeki fiziki ve idari kötü şartlar,
  • Keyfi tutuklamalar ve gözaltılar,
  • Tutuklama prosedürleri ve gözaltındakilere kötü davranışlar,
  • Adil yargılanma taleplerinin reddedilmesi,
  • Delilsiz, haksız ve hukuksuz yargılamalar, adil yargılanma hakkının olmaması,
  • Terörle mücadele kanunlarının geniş şekilde muhaliflere uygulanması,
  • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarının uygulanmaması ve OHAL Komisyonunun adil yargılanma hakkını ihlal etmesi, şeffaf olmaması ve yavaş hareket etmesi,
  • Haksız bir şekilde mal ve mülkiyete el konulması,
  • Keyfi ve yasadışı şekilde mahremiyet, aile, konut veya iletişim haklarını ihlal etme,
  • Dahili ayrılıklarda kötü muameleler
  • Basın da dahil olmak üzere ifade özgürlüğü ile ilgili problemler, şiddet ve tacizler, sansür veya içerik kısıtlamaları,
  • İnternet özgürlüğü ile ilgili ihlaller,
  • Akademik özgürlük ve kültürel aktivitelerle ilgili ihlaller,
  • Siyasi sürece katılım özgürlüğü ve seçimler ile ilgili problemler,
  • Hükümette şeffaflığın bulunmaması ve yolsuzluk,
  • İnsan hakları ihlalleri iddialarına ilişkin uluslararası kuruluşlar ve sivil toplumun araştırmasına yönelik hükümetin tavırları,
  • Ayrımcılık, toplumsal istismarlar ve insan ticareti,
  • İşçi hakları ile ilgili problemler,
  • Muhalif siyasetçiler ve eski milletvekilleri, avukatlar, gazeteciler, insan hakları savunucuları ve ABD Büyükelçilik çalışanları da dahil olmak üzere on binlerce kişinin ‘terörist’ gruplarla bağlantılı veya barışçıl yasal açıklamalar yaptıkları gerekçesiyle keyfi olarak tutuklanması ve gözaltıların sürmesi,
  • Seçilmiş yetkililer de dahil olmak üzere siyasi mahkumların varlığı,
  • Ülke dışında bulunan kişilere karşı siyasi amaçlı misillemeler,
  • Yargı bağımsızlığı ile ilgili önemli problemler,
  • Gazetecilere yönelik şiddet ve tehdit dahil olmak üzere ifade özgürlüğü, basın ve internet üzerine ciddi kısıtlamalar, medya kuruluşlarının kapatılması ve gazetecilerin ve diğerlerinin hükümet politikaları veya yetkililerini eleştirdikleri gerekçesiyle haksız tutuklamalar veya cezai kovuşturmalar, sansür, site engellemesi ve cezai hakaret yasaların varlığı,
  • Toplanma, dernek kurma ve seyahatlerin ciddi bir şekilde kısıtlanması,
  • Bazı mültecilerin geri gönderilme vakaları,
  • Kadınlara ve lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve inter cinsiyet kişilere ve diğer azınlık üyelerine yönelik şiddet,
  • Hükümetin insan hakları ihlalleri ile suçlanan güvenlik güçleri ve diğer yetkililerin soruşturulması, kovuşturulması ve cezalandırılması için çok az adım atması; cezadan muafiyetin bir problem olarak devam etmesi,
  • Hükümetin terörle mücadele operasyonlarına ilişkin yanlışlıkla veya kasıtsız olarak meydana gelen sivil ölümlere yönelik personelin soruşturulması veya kovuşturulması için gösterilen çabalarla ilgili bilgi vermemesi.”

Rapor, MİT personelinin, yasa gereği insan hakları ihlalleri ile ilgili soruşturma geçirmelerinin zor olduğunu belirtmiştir. Raporda ortadan kaybolmalarla ilgili, HDP MilletvekiliTuma Çelik’in ortaya koyduğu Kovankaya köyündeki Katolik bir çiftin kaçırılması, Hürmüz Diril’in hala bulunmayışı ve Gökhan Türkmen’in kaçırılması ve işkence görmesi ifade edilmiştir.

Rapor Türkiye’deki keyfi olarak öldürmeler, diğer hukuksuz veya siyasi motifli cinayetler, kaybolmalar, işkenceler ve diğer zalimane, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele veya cezalandırmalardan örnekler vererek bahsetmektedir. Bu konularla ilgili olarak Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) ile ilgili yasaya gönderme yapılmakta; yasaya göre MİT çalışanlarının “terörle mücadelede yer alan güvenlik görevlileri” olarak kovuşturmadan muaf oldukları vurgulanmaktadır.

Raporda, nezarethane ve cezaevi şartlarına ilişkin ihlaller kapsamında cezaevlerindeki COVID-19 ile ilgili bazı ölüm haberlerine yer verilmiştir. Ayrıca 300 çocuğun anneleri ile birlikte cezaevinde olduğu aktarılmıştır.

Raporda, keyfi tutuklama ve gözaltılar kapsamında, mahkemelerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gelen talimatla karar verdikleri belirtilmiş ve 15 Temmuz ile ilgili Korgeneral Metin İyidil’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatı ile tekrar tutuklandığı aktarılmıştır. Yine raporda, keyfi tutuklama çerçevesinde, HDP üyelerine yönelik keyfi tutuklamalar belirtilmiştir.

Raporda adil yargılanma taleplerinin reddedilmesi konusu ile ilgili yargının bağımsızlığı ele alınmıştır. Burada da örnek olarak Osman Kavala’nın dosyası ve süreci incelenmiştir. ABD’nin 2020 İnsan Hakları Raporunun Türkiye kısmına buradan ulaşabilirsiniz:

TURKEY 2020 HUMAN RIGHTS REPORT (state.gov)