Yazar: İsmail Öztürk
Bugün Dünya insan hakları günü. Demokratik ve özgür bir ülkede yaşıyorsak bu gün bizim için pek önemli olmayabilir. Özgür bir ortamda yaşadığımız için kendimizi mutlu hissedebiliriz. Ancak bu gün, bizim mutlu olduğumuz dünyanın birçok yerinde insanlar özgürlüğünden ve temel haklarından mahrum bulunmaktadır.
Savaşlar, çatışmalar, iç karışıklıklar, despot yönetimler ve daha birçok nedenle birçok topluluk ve toplumlar, temel insan haklarını kullanamamaktadır.
Ukrayna, Rus işgali altında. Yüzbinlerce insan bu savaşta hayatını kaybederken, milyonlarca insan evini ve ülkesini terk ederek başka ülkelerde göçmen hayatı yaşamaktadır. Ülkede kalan insanlar ise kışın en soğuk günlerinde elektrik ve ısı kaynakları olmadan hayatta kalmaya çalışmaktadır.
Çin, Uygur Halkına dünyanın gözü önünde açık bir soykırım uygulamaktadır. Milyonlarca Uygur vatandaşı toplama kamplarında ve zindana dönüştürülen yaşam alanlarında, ölüm ve intiharın tercih edildiği bir zulüm yaşamaktadırlar.
İran’da halk, otoriter rejimin baskılarına karşı bu sefer kıyafet özgürlüğü nedeniyle yeniden isyan bayraklarını açtı. İran rejimi halkın özgürlük taleplerine her zaman olduğu gibi yine çok sert cevap verdi. Yüzlerce insanın ölldürüldüğü olaylar sonrasında kitlesel tutuklamalar gerçekleştiren İran rejimi, binlerce insanı idamla yargılayarak, özgürlük arayışlarına engel olmayı amaçlamaktadır.
Türkiye’de iktidarını, toplumsal çatışmaları körükleyerek, terörü bir sopa gibi kullanarak, medya araçlarını kontrol altına alarak, muhaliflerini kitlesel tutuklamalar ile cezaevine göndererek ayakta tutmaya çalışan otoriter bir tek adam yönetimi bulunmaktadır. Erdoğan’ın, milyonlarca insanı, kadın, çoluk çocuk, ihtiyar ve hasta demeden cezaevine atma arzu ve hırsı, toplumun belirli kesimleri için soykırıma dönüşmektedir.
Bunlar sadece insan haklarının ihlal edildiği güncel birkaç örnek. Baskı ve zulüm ile özgürlükleri elinden alınan ve soykırıma varan uygulamalara muhatap olan çok fazla insan topluluğu var. Kimliklerini, düşünce ve inançlarını, yaşam tarzlarını, özgürce ifade etme imkanına sahip olmayan milyonlarca insan.
İnsanlık dışı muameleler ile aşağılanan, işkence ve kötü muameleye maruz bırakılan, saldırı ve tecavüze uğrayan birçok mağdur insanı ve topluluğu, hergün medya ve sosyal medyadan takip ediyoruz. İnsanlık dışı uygulamalar o kadar çok yerde ve sürekli ki, izlene izlene gittikçe normalleşiyor ve doğal hayatın bir parçası gibi algılanmaya başlıyor.
İşgalciler, diktatörler, zalimler, baskıcılar ve onların emri altındaki baskıcı devlet mekanizmaları, gittikçe artan bir tempo ile insanların üzerindeki baskıları artırmaktadırlar.
Özgür ve demokratik devletler ve topluluklar, kendilerine doğrudan dokunmayan bu baskı ve zulümleri hareket etmeden sessiz kalarak izledikçe, onlar da otoriter rejimlerin baskı politikalarından dolaylı olarak etkilenmektedirler. Birleşmiş Milletler Topluluğu ve Avrupa Birliği gibi güçlü kurumların baskıcı rejimlere karşı etkisizliği, otoriter rejimlerin güçlenmesine ve daha fazla insanın iltica ve göç etmesine neden olmaktadır. İltica ve düzensiz göç hareketleri, gelişmiş ülkelerin ekonomik ve sosyal düzenlerini olumsuz etkilemektedir. Otoriter rejimlerle, devletler ve uluslararası kuruluşlar daha etkili mücadele edebilirler. İnsan haklarına duyarlı insan ve topluluklar da bu mücadeleye ortak olabilirler.
Demokratik ve özgür dünya, sahip olduğu hukuki, siyasi ve ekonomik gücü daha fazla kullanarak otoriter rejimlere yaptırım uygulamalıdır. Uluslararası insan hakları kurum ve örgütleri, hak ihlallerine karşı daha duyarlı hale gelmeli,hak ihlallerini daha fazla izlemeli ve daha hızlı soruşturmalıdır.
Özgür dünyanın, kamuoyu aydınlatma araçları olan medya, spor ve sinema dünyası, insan hakları ihlallerini duyurmaya yönelik daha fazla proje ve çalışma yapmalıdır.
İnsan hakları ihlallerini sistematik olarak uygulayan devletler, ekonomik olarak daha fazla yaptırıma tabi tutulmalı, bu ülkelerin ihracat malları ve markaları boykot edilmelidir.
Bireysel olarak da otoriter ülkelerin ürünleri satın alınmamalıdır.
İnsan hakları örgütlerine ve kuruluşlarına üye olunmalı, aktivite ve eylemlerine destek verilmelidir. Hiçbir şey yapamayan bir insan, en azından bir sosyal medya hesabı açıp, hak ihlallerine karşı mücadele eden kişi ve grupların mesajlarının daha geniş kesimlere yayılmasına destek olmalıdır.
Siz bunlardan hangisini yapabilirsiniz?